Damar tıkanıklığı belirtileri ve tedavisi

Damar tıkanıklığı belirtileri ve tedavisi

Damar tıkanıklığı, bir kan damarının genellikle damar sertliği ya da bir pıhtı nedeniyle tıkanmasıdır. Tıkanıklığa neden olan pıhtı, sıklıkla damarlarda aterosklerotik plaklar nedeniyle daralmış bölgelerde gelişir.

Fakat damar tıkanıklığı sadece bir pıhtı tarafından oluşturulmuş olan bir tıkanıklığı tanımlamak için kullanılamaz. Tıkanıklığa başka faktörler de neden olmuş olabilir. Tıp literatüründe vasküler oklüzyon olarak bilinen rahatsızlık atardamarda ya da toplardamarda gelişebilir. Yaşın ilerlemesiyle birlikte damarların duvarında ortaya çıkan esneklik kaybı hipertansiyon, damar sertliği, hiperkolesterolemi, diyabet, obezite gibi hastalıkların da katkısıyla damarlarda tıkanıklık oluşumunu kolaylaştırır. Obezite rahatsızlığı olan hastalar obezite cerrahisinde, görünüm, yağ dokusu ile ilgili problemler, incelme için ise vaser liposuction yöntemlerine başvurabilir. Sedanter yaşam, sigara kullanımı ve sağlıksız beslenme gibi faktörler damar tıkanıklığını tetikler. Belirtiler tıkanıklığın geliştiği damara göre değişiklik gösterir. Örneğin beyin damarı tıkanmışsa kol ve bacaklarda kuvvet kaybı, hissizlik, uyuşma, konuşma sorunları gibi belirtiler görülürken; koroner arter hastalığı olarak bilinen kalp damarlarında tıkanıklık göğüs ağrısı, sol kolda ağrı, uyuşukluk gibi şikâyetlere neden olur. Tedavide birincil olarak sağlıklı beslenme, fazla kiloların verilmesi, sigaranın bırakılması, düzenli egzersiz gibi yaşam tarzı değişiklikleri önerilir. Gerekli durumlarda ilaç tedavisi ve cerrahi müdahale ile tıkalı damar açılır.

Damar tıkanıklığı nedir?
Damar tıkanıklığı damar duvarının iç tarafında yağ kalıntıları, kolesterol artıkları gibi madde birikimi nedeniyle tıkanıklık gelişmesidir. Beyin ve kalp damarlarında ortaya çıktığında hayatı tehdit edebilen sonuçlara neden olabilir. Sıklıkla son damardaki daralma son evreye kadar belirti vermediğinden kalp krizi, inme gibi ciddi rahatsızlıklara neden olur.

Damar tıkanıklığı neden olur?
Damarlarda tıkanıklık oluşumunda en önemli faktör, damarların esneklik ve iç yüzeylerindeki pürüzsüzlüğün kaybına neden olan aterosklerozdur. Damar sertliği olarak da bilinen ateroskleroz gelişimini tetikleyen çeşitli faktörler vardır. Bu faktörlerden bazıları;

Aşırı kilolu olmak,
Sigara kullanımı,
Hipertansiyon,
Hiperkolesterolemi,
Diyabet,
Hareketsiz yaşam tarzı,
Doymuş ve trans yağlar açısından zengin sağlıksız beslenme şekli,
Ailede ateroskleroz öyküsü,
İleri yaş olarak sıralanabilir.

Damar tıkanıklığı belirtileri nelerdir?
Belirtiler tıkanıklığın geliştiği damara göre şekillenir. Kalp damarlarında tıkanıklık ortaya çıkarsa;

Göğüs ağrısı: Göğüs ağrısı sıklıkla basınç tarzındadır ve boyun, çene, kol ve sırtın sol tarafında da yansıyan ağrı şekilde hissedilir.
Nefes darlığı
Kalp krizi: Damar tamamen tıkandığında kalp kasları beslenemez. Beslenemeyen kasta nekroz yani doku ölümü ortaya çıkar. Acil tedavi gerektiren, ölümcül olabilen şiddetli bir sağlık sorunudur.
​​​​​​Beyin damarı ve şah damarı tıkanıklığında görülebilen belirtiler;
Ani görme kaybı
Bulanık görme
Vücudun bir yarısında uyuşma, karıncalanma, kuvvet kaybı ve hissizlik
Yürüme güçlüğü
Denge bozukluğu
Bilinç bulanıklığı
Konuşma bozukluğu
Baş dönmesi
Şiddetli baş ağrısı
Yutma güçlüğü
Hafıza problemleri


​​​​​Bacak damar tıkanıklığında görülen belirtiler;
Uylukta, baldırda ya da bacakta başlangıçta yürümekle ortaya çıkan kramp şeklinde ağrı
İleri aşamada istirahat durumunda da ağrı
Yürüme güçlüğü
Merdiven çıkmada güçlük
Ayaklarda soğukluk ve morarma
Ayaklarda ve bacaklarda geçmeyen yaralar
Kangren

Toplardamar tıkanıklığında görülen belirtiler;
Bacakta şişlik, kızarıklık, ısı artışı ve ağrı
Bacak derisinde parlama, kıllarda dökülme
Ayak bileklerinde mavi-mor varisler
Ayak bileğinde yaralar ve cilt renginde koyulaşma

Kalp damar tıkanıklığı Kalp damar tıkanıklığı, kalbe oksijen bakımından zengin kan götüren ve kalbi besleyen atardamarda tıkanıklık gelişmesidir. Koroner arterler olarak bilinen bu damarlarda tıkanıklık oluşumuna koroner arter hastalığı denir. Genellikle damar duvarında kolesterol içeren birikintiler yani aterosklerotik plaklar ve iltihap oluşumu koroner arter hastalığından sorumludur. Plak oluşumu koroner arterleri daraltır ve dolayısıyla kalbe giden kan akışını azalır. Kalp kaslarına giden kan akımındaki azalma; göğüs ağrısı (anjina), nefes darlığı, sol kolda ağrı veya diğer koroner arter hastalığı belirti ve bulgularına neden olur. Tam bir tıkanıklık kalp krizine yol açabilir. Koroner arter hastalığı genellikle çok uzun bir süreçte yavaş yavaş gelişir. Bu sebeple hasta damarda ciddi bir tıkanıklık gelişmeden veya kalp krizi geçirene kadar herhangi bir belirti hissetmeyebilir.

Beyin damar tıkanıklığı
Beyin damar tıkanıklığı, genellikle ateroskleroza bağlı damar içinde plak birikimine bağlı olarak ortaya çıkar. Daralma ve tıkanıklıktan en fazla iç karotis, orta serebral, vertebral ve baziler arterler etkilenir. Beyin damarında gelişen darlık, üç farklı yolla inmeye neden olabilir;

Plak zaman içinde arteri ciddi şekilde daraltabilir ve beyne giden kan akışını azaltabilir. Sonunda damar tamamen tıkanabilir.
Plak, arter duvarını deforme edebilir ve pürüzlü hale getirebilir. Sonuçta o bölgede kan pıhtısı oluşumunu kolaylaştırır.
Plak yırtılıp parçalanabilir, kopan parçalar aşağı doğru hareket ederek daha küçük damarlarda tıkanıklığa neden olarak beyne kan akışını engelleyebilir.
Beyin damar tıkanıklığı, geçici iskemik atak ya da inmeye neden olarak çeşitli belirtilere yol açar. Geçici iskemik atak plak nedeniyle daralmış damarda gelişen bir pıhtı nedeniyle geçici inme belirtilerinin görüldüğü nörolojik bir durumdur.

Bacak damar tıkanıklığı
Beyin ve kalp dışındaki vücudun diğer tüm organlarına kan akımının bozulmasına neden olan atardamar darlığı ya da tıkanıklığına periferik arter hastalığı denir. Sıklıkla bacak damar tıkanıklığı yerine kullanılır ve damar duvarında aterosklerotik plak birikimi sonucunda oluşur. Hastalığın en önemli nedenleri; sigara kullanımı, diyabet, hiperkolesterolemi ve hipertansiyon şekilde sıralanabilir. Yürüme sonrasında bacaklarda ve kalçada kramp şeklindeki ağrı, en sık görülen belirtidir. Hastalık ilerledikçe ağrı istirahat durumunda da görülmeye başlar. İleri evre hastalığı olanlarda ayaklarda iyileşmeyen yaralar ve kangren ortaya çıkar. Kangren oluşumu varsa ayağın etkilenen kısmının kesilmesi gerekir.

TOPLARDAMAR TIKANIKLIĞI
Toplardamarlar, organlardan aldığı oksijen açısından fakir kanı kalbin sağ bölümüne götüren damarlardır. Daha sonra bu kirli kan temizlenmek üzere akciğer atardamarlarıyla akciğerlere götürülür. Toplardamar tıkanıklığı, sıklıkla kan pıhtısı nedeniyle bu damarlarda tıkanıklık gelişmesi durumudur. Genellikle bacakların derin damarlarında görülür ve derin ven trombozu (DVT) olarak isimlendirilir. Derin ven trombozu, akciğer embolisine neden olabildiği için oldukça tehlikeli bir durumdur ve acil tedavi gerektirir. Özellikle uzun süreli yatak istirahati nedeniyle bacakların yatay konumda kalması toplardamarlarda kanın göllenmesine ve kan akımının yavaşlamasına neden olur. Sonuçta pıhtı oluşumu riskinde artış meydana gelir. Sigara kullanımı, östrojen hormon tedavisi, obezite, uzun yolculuklar ve gebelik derin ven trombozu için önemli risk faktörleridir.

Şah damarı tıkanıklığı
Şah damarı tıkanıklığı, boyunda iki taraflı olarak bulunan ve tıpta karotis arterler olarak bilinen atardamarlarda tıkanıklık oluşumudur. Diğer atardamar tıkanıklıklarında olduğu gibi damar iç duvarında aterosklerotik plak adı verilen yağ birikintileri ve kireç kalıntıları toplanır. Bu da damarda darlık ve tıkanıklığa yol açar. Beyin damar tıkanıklığına olduğu şah damarı tıkanıklığı da beyne kan akımını engelleyerek geçici iskemik atak ve inmeye neden olur.

Damar tıkanıklığı tedavisi
Damar tıkanıklığı tedavisinde öncelikle tetikleyici risk faktörlerinin ortadan kaldırılması için çalışılır.

Beslenme alışkanlıkları değiştirilmeli, sağlıklı bir diyete geçilmelidir.
Sigara kullanımı bırakılmalıdır.
Aşırı kilolu bireylerin kilo vermesi gerekir.
Hareketli bir yaşam tarzı benimsenmeli, her gün düzenli spor yapılmalıdır.
Şeker hastalarında kan şekeri kontrol altında tutulmalıdır.
Hipertansiyon ve hiperkolesterolemi tedavi edilmelidir.
Doktorun reçete ettiği ilaçlar düzenli bir şekilde aksatmadan kullanılmalı, önerilerine harfiyen uyulmalıdır.